14 Haziran 2012 Perşembe

GO!

Dün akşam balkon keyfi yaparken elimize aldığımız tenis topu ışık yaktı aslında bize :) Oscar'ın ilgisini çeksin diye duvara atıp sektirerek tuttuğumuz top oyun oynamamız gerektiğini hissettirdi. Akşam 9 du hemen çıkıverdik dışarı. Sevgilimle aklımızda aynı oyun vardı, birbirimizi hep hissettik şimdiye kadar heeep de devam etsin! Çin'de başlayıp Japonya'ya uzanan ve artık Japon amcaların, teyzelerin, ablaların, abilerin ve tabi kardeşlerin geleneksel oyunu haline gelen, uzun bir geçmişi olan ve ciddi stratejik oyun "GO" alıverdik bir çırpıda evimizin dibinde olan Atlantis AVM den. Ne hoş oldu, hazır dedik bunu almışken birde Jenga alsak fena olmaz :) Kolay sanıyorum tabi ben eve gelip açana kadar bu denge oyununu. Eve dönerken sahil havasını yansıtan "Gönül Kahvesi" nde oturup kahvemizi yudumlarken keyifle tüttürdük artık bırakmamız gereken ama bırakamadığımız sigaramızı. Kocacımla epey sohbet ettik, keyifli keyifli. Uzatmadan mevzuyu, evimize geldiğimizde saat oluvermiş 23:00. Çıktık tabi hemen balkona açtık Go yu, tabi bilmiyoruz nasıl oynanır, sadece bildiğimiz çevrelediğinde karşı tarafı hapsettiğin ama oyunda ciddi bilinmesi gereken ataklar var. Dedik çok okumayalım, öğrendiğimiz kadarıyla oynayalım, oynarken de öğrenelim bakalım. İlk ataklar benden geldi :) taşlarını alıverdim sevgilimin, bir keyif bir keyif :) ne demiş atalarımız son gülen iyi gülermiş, unutmamak lazımmış. 02:00 ye kadar süren oyunda galip gelen ben olamadım ne yazık ki. İnsan karşısındaki sevgilisi de olsa feci hırs yapabiliyormuş, yaptım da sonra yenildim de. Ama turnuvalarımız devam edecek, belki son gülen daha gülmemiştir :)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder