27 Haziran 2012 Çarşamba

romantik tepsi :)

Hiç hazetmezdim pembe tonundan, sevgi pıtırcığı renklerden ama ne oluyor bana anlayamıyorum içimde bir pastel aşkı büyüyor son günlerde. Elimde olsa heryeri beyaz, sakin boyardım. Ne değişti acaba, yoksa bünye yaş aldıkça daha çok huzur mu arar oldu bilemiyorum. Ama her neyse ortaya çıkan sonuç güzel oluyor, daha sevgi dolu bakıyorum etrafa, zaten aksi değildim ama daha da arttı bu sevgi pıtırcıklığı. Netice itibariyle elime geçen materyalleri boyarken de bu ruh hali ortaya çıkıyor. Romantik mi oldum şimdi ben :))) Cumartesi günü eve gider gitmez boyadım bu tepsimi anneciğime hediye :) Boyayı hazırlarken elim yine pembeye gitti istemsizce bende boyadım gitti :) Sonuç çok temiz çalışma olmasa da güzel, çünkü hala öğrenemedim boyamam gereken her materyali önce zımparalamam şart! Öğren bunu artık Tuğba! Bazı yerlerde pürüzler kalıyor. Aslında beyaza da batırdığım fırça ile biraz eskitme havası verdiğim tepsim, üzerine yat verniği uygulayınca hem de parlak olanından parıl parıl parlamaya başladı :( Üzüldüm çünkü o havasını biraz yitirdi ama yine de güzel oldu. Ben bu işlemleri yaparken Gökhan'da babasının yaptığı eski bir sandığı zımparalamaya başladı ve ortalık yine toz duman tabi :) Onunla ilgili de çok güzel planlarım var benim, mumla eskitme yapıp koyu bir renge boyayacağım sandığa kocamın çok istediği Sauron ve kılıcını tanzim edeceğim. Kafamda oturdu bile :)

İşte romantik tepsim güzel anneme hediye ;





23 Haziran 2012 Cumartesi

gourmet kitchen :)

Mutfağım gurme mi değil mi tartışılır ama kötü değilimdir diyebilirim net bir şekilde :) Yemek yaptığım zaman zoraki değil ise uğraşım mutlaka lezzetli olduğu söylenir :))
Bu aralar ahşap boyama işine sardım ya ben, masa ve sandalyelerden sonra ikinci uğraşım mutfağımız için bir duvar saati oldu. Dün akşam 11 gibi oturup başına 1,5 saatte ortaya bişiler çıktı. Çok başarılı olmasa da teknik açıdan ben sevdim şahsen. Bulduğum görsel için uygun renk kombinasyonları yaptığımı düşünüyorum. Kocam da çok sevdi ve inanılmaz mutlu oldu, ben birşey ile uğraşırsam o benden daha mutlu oluyor nedense, belki boş durduğumda çok kafa ütülüyorumdur :)))) Atölyeye çevirdiğimiz balkonumuzda ortaya çıkan saat işte budur;








20 Haziran 2012 Çarşamba

kırgınlık var üzerimde

Evet efendim havalar sıcak, birden ısınıveren hava iki haftadır 30C üzerinde devam ediyor, ve ben kış boyunca hasta olmadım, ki bu kış -20C idi Ankara, ama şimdi gel gelelim iki gündür burnum yanıyor gözlerim acıyor vs vs :( Hasta olmak istemiyorum ama zaten içimden atamadığım iltihabi durum var sanki, zaman zaman da tetikleniyor. Neyse ki birkaç gündür gece öksürmelerim yok, o da olsaydı ne ala olurdu! Halsiz, yorgun, keyifsizim bugün. Hani nerdesin keyfim ve kahyası nereye gittiniz? Bugün geliverin işte çok bekletmeyin beni, zira çekilmez oluyorum bu halimle, ben bile çekemiyorum kendimi, başkası nasıl çeksin!

19 Haziran 2012 Salı

şaheser değil ama bizim eserimiz

Hobi hobi diyerek nihayetinde elim birşeylere değdi, hem de sağlam değdi. Evde bir küçük masa iki tane de Gökhan'ın üniversiteyken yaptığı ahşap sandalyeler vardı. Pazar günü dedik onlardan başlayalım, hiç ahşap boyamamışken sadece bloglarda gördüklerimle kalkıştık böyle bir işe; 







Önce bir güzel zımparaladık tabi ben bu kısımda çoook sıkıldım hani fırça hani boya hadi başlayalım modundaydım. Ama "başlayabilmek için zımpralamak şart" buyurdu Gökhan :) Tuğba da "peki" diyebildi :) Biraz kol gücü gerekiyormuş bende pek güçlü sayılmam hani. Neyse bu kısım bitti biz boyamaya başlıcaz. Tiner ile incelttiğimiz boyamızı uygulamaya başladık aynen böyle;


 Eller, kollar, ayaklar, suratlar, saçlar da boyandı tabi :)

Pazar günü komple boyama işini bitirdik, dün de heyecanla bulup beğendiğim desenleri alıp eve gittik. Onların kesip biçme işleminden sonra ortaya çıkan budur;





Unutmadan; vernik uygulaması yağlı boyayı bozuyor mutlaka akrilik boya kullanmak lazım, tecrübeyle sabit!

18 Haziran 2012 Pazartesi

PEK HEVESLİYİM

Hobim olsun diyerek aldım ya bir sürü malzeme ne iyi etmişim ben ne güzel etmişim ben, severim kendimi :)
Yahu o kadar eğlendim ki dün, tepsi ve saatten önce biz başladık masa ve sandalye boyamaya fazla hızlı gittik ama çok keyifli çok dinlendirici çok da heyecan verici kesinlikle. Hobi boyası ile değil de Polisan ın Kaymak kodlu beyaz boyası ile boyadık. Ben saçlarımı, ellerimiz, ayaklarımı, kollarımı boyamışım bir güzel :) Gökhan da öyle ama, onun da benden aşağı kalır yanı yoktu hani. Saçımda aklarla gelmişim ben işe :) Ama olsun çalıştığım belli oluyor sevdim ben akları saçımda desem de yok daha çooooooooook erken aman diyim ağarmayın saçlarım! Bu ahşap boyasının ne yazık ki astardan sonra bir gün beklemesi gerekiyormuş, kurumadı bir türlü ikinci katı atamadık. Ama ben kurumuş bişi olmaz diyerek masaya ikinci katı atayım dedim, demez olaydım damarlı damarlı bir görüntü oluştu :( Umarım bugün üçüncü katta o görüntü gider. Gitmezse de ne yapayım o hali de güzel :) Çok güzel motifler buldum ben bugün sağolsun Aydancım da onları bana serpiştiriverdi boyutlarını ayarladı. Akşam renkli çıktılarla bu motifleri serpiştirmeye geldi sıra yahu çok heyecanlıyım, çok mu abartıyorum neeeee?

16 Haziran 2012 Cumartesi

HOBİM OLSUN MU OLSUN

Ben epeydir kendime hobi edinmek istiyorum ama ciddi anlamda maymun iştahlı olduğum için maalesef kolay değişiyor fikirlerim. Daha evvel de keçe alıp poşetiyle eve koyduğumu biliyorum dokunmadan, demek ki diyorum içime sinmedi o kadar. Şimdi yine hoplayaraktan ahşap boyama işine merak sardım. Sevgili arkadaşım Duygu'da gördüm pek heveslendim ve uzun süre bu hevesi baskıladım. Dün yine depreşti bu hobi isteği ve yaparım gibi geldi. Gittim Kızılaydan malzemelerini aldım, ilk işim mutfakta bozulan saatin yerine bir saat yapmak ona uygun çaydanlık şeklinde bir ahşap ve gerekli malzemeleri aldım. Maalesef resim seçemediğim için henüz boyama işine adım atamadım ama o da olacak çünkü bu sefer gerçekten istiyorum kendimle ilgili birşeyler yapmayı. Bugün ilgili sitelerden dekopaj için uygun resimler taradım aşağıda bazıları mevcut;







 Bu horozlardan birini de aldığım tepsiye uygulamak istiyorum. Noluuuuuuuuuuuur bu sefer vazgeçmeden yapayım ve devam edeyim :)

Hatta dün Meltem ile konuşurken tekrar gaza geldim dikiş dikmeyi kafama kazıdım, teyzoşu aradım makinesini istedim ve becerebilirsem kendime etekler bluzlar dikicem heyyo :)

15 Haziran 2012 Cuma

KEŞİF TUTKUSU




Biz demişken biraz fotoğraf ekleyeyim istedim. Bu fotoğraf nişanımızdan bir hafta evvel Mardin'de çekilmişti. (2009 Ekim)Keşif tutkusu adlı programa bende yarışmacı olarak katılaraktan kocamın çalışma ortamına bir fiil iştirak ederek pek keyif almıştım. Mardin'de çekileceğini öğrendiğimde de ekstra sevindim çünkü çok görmek isteyip,  bir haftalık olan senelik izinlerimizi muhtemelen Mardin'e gitmek için kullanmak yerine başka yerlere kullanacağımızdandı. Mardin gerçekten çok güzel bir şehir mimarı yapısı ve insanları ile birlikte. Birbirinden çok farklı insanların birarada mutlu yaşamalarını görmek güzel. Birde malum gümüş deryası Mardin :) Hediyelik ve kendime aldığımız gümüşler süperdi ama gel gelelim kullanan yok. Takı takmayı sevsem de uğraşamıyorum hergün değişik takı takmak ile, bir taktığım küpe aylarca duruyor kulağımda "bana bir zararı yok diyerekten :)"

Keşif Tutkusu iki yarışmacıdan oluşan bir gezelim görelim, ya da Hazine Avı tarzında bir program konseptiydi maalesef artık yok. Sunucu bayan (Sevgili Devrim, güzel abla :)) yarışmacılara 3 cümleden oluşan bir ipucu veriyor ve yarışmacılar bu ipuçlarını takip ederek hedef olan mekana ulaşmaya çalışıyorlar. Üç gün süren çekimler nedeniyle ne yazık ki hergün aynı kıyafeti giymek, aynı saçı ve makyajı yapmak durumunda kalıyor yarışmacı, çünkü format gereği yarışma bir günde tamamlanıyor olarak gösteriliyor. Keşif Tutkusu sayesinde çok fazla mekanı görmek nasip oldu diyelim, öyle ki Mardin'e gitseydim bile bu kadar çok mekan gezemeyecektik ya da gezmeyecektik :)

Sevgili kocam yaptığı iş nedeniyle pek şanslı memlekette görmediği yer, yemedği yemek kalmamış. Eee sırayla bizde nasipleniyoruz onun engin tecrübelerinden :)

Neyse birkaç mardin fotosu daha eklemek ister bu kız;

Bu arada o zamanlar şimdiki halime göre epey zayıfmışım şimdi oldum bir tombalak öhüüüü kilo vermek lazım :(

pek ciddiyiz, çekime geeeeeel :)
iş icabı gezerken :)

konuşurken pek kuş ağızlıymışım ama farkında olan nerdeee?








ne yani şimdi sen becerebildiğini mi sanıyorsun bakışı çok fena çooook :)
tas kebapla kendinden geçen biz :)
Belediyeye bağlı çalışan, çevre temizliğinden sorumlu eşek arkadaş :)

14 Haziran 2012 Perşembe

GO!

Dün akşam balkon keyfi yaparken elimize aldığımız tenis topu ışık yaktı aslında bize :) Oscar'ın ilgisini çeksin diye duvara atıp sektirerek tuttuğumuz top oyun oynamamız gerektiğini hissettirdi. Akşam 9 du hemen çıkıverdik dışarı. Sevgilimle aklımızda aynı oyun vardı, birbirimizi hep hissettik şimdiye kadar heeep de devam etsin! Çin'de başlayıp Japonya'ya uzanan ve artık Japon amcaların, teyzelerin, ablaların, abilerin ve tabi kardeşlerin geleneksel oyunu haline gelen, uzun bir geçmişi olan ve ciddi stratejik oyun "GO" alıverdik bir çırpıda evimizin dibinde olan Atlantis AVM den. Ne hoş oldu, hazır dedik bunu almışken birde Jenga alsak fena olmaz :) Kolay sanıyorum tabi ben eve gelip açana kadar bu denge oyununu. Eve dönerken sahil havasını yansıtan "Gönül Kahvesi" nde oturup kahvemizi yudumlarken keyifle tüttürdük artık bırakmamız gereken ama bırakamadığımız sigaramızı. Kocacımla epey sohbet ettik, keyifli keyifli. Uzatmadan mevzuyu, evimize geldiğimizde saat oluvermiş 23:00. Çıktık tabi hemen balkona açtık Go yu, tabi bilmiyoruz nasıl oynanır, sadece bildiğimiz çevrelediğinde karşı tarafı hapsettiğin ama oyunda ciddi bilinmesi gereken ataklar var. Dedik çok okumayalım, öğrendiğimiz kadarıyla oynayalım, oynarken de öğrenelim bakalım. İlk ataklar benden geldi :) taşlarını alıverdim sevgilimin, bir keyif bir keyif :) ne demiş atalarımız son gülen iyi gülermiş, unutmamak lazımmış. 02:00 ye kadar süren oyunda galip gelen ben olamadım ne yazık ki. İnsan karşısındaki sevgilisi de olsa feci hırs yapabiliyormuş, yaptım da sonra yenildim de. Ama turnuvalarımız devam edecek, belki son gülen daha gülmemiştir :)))

MERHABA GÜNLÜK

Epeydir düşünüyordum bende yazayım, yazdıkça aklımda kalsın istiyordum. Sanırım bu sefer bunu yapacağım tabi her zamanki maymunluğumu yapmazsam. Klasik koç insanı olarak hızlı isteyen kolay vazgeçen bir yapım var ne yazık ki.